19. yüzyıla kadar
elementlerin sınıflandırılması ile ilgili ciddi bir araştırma yapılmamış
ve bu yüzden elementlerin özellikleri arasında benzerlik olabileceği düşüncesi
üzerinde durulmamıştır.Bilim insanları elementlerin sayılarının giderek artması
nedeniye elementleri sınıflandırmaya çalışmışlardır.Bu sınıflandırma
çalışmaları 19. Yüzyılın başlarında hız kazanıp 20. Yüzyılın ortalarına kadar
sürmüştür.
Elementler arasındaki benzer özellikleri fark eden ve
elementlerin sınıflandırılmasını öneren kişi Döbereiner (Johann Wolfgang
Döbereiner)’dir.Döbereiner benzer
özelliklerine göre hazırladığı üçlü element gruplarındaki 1 ve 3. Elementlerin
ağırlıkları otalamasının 2. elementin atom ağırlığına eşit olduğunu tespit
etmiştir.Döbereiner bu üçlü element gruplarına üçlüler anlamına gelen triatlar
adını vermiştir.(1829)
ÖRNEK
Klor (Cl)
|
Brom (Br)
|
İyot (I)
|
Cl atom kütlesi:35,5 Br atom kütlesi:81,2 I atom kütlesi:126,9
35,5+126,9=162,4
162,4/2=81.2
Chancourtois (Alexandre-Émile
Béguyer de Chancourtois) yayınladığı makalesinde (1862) bazı element ve iyonları artan atom
kütlelerine göre bir silindir üzerinde göstermiştir buna da tellürik spiral
adını vermiştir.Chancourtois elementler arasında ilk defa bir benzerlik
olduğunu yayınlamış olmasına rağmen kendisi jeolog olduğu ve yayınladığı yazıda
kimyadan daha çok jeoloji ile ilgili konulara yer verdiği için o tarihlerde bu
çalışması kimyacıların çok fazla dikkatini çekmemiştir.Daha sonra Mendeleyev
çalışmalarını yayınladığında Chancourtois’in belgeleri daha iyi anlaşılmıştır.
İngiliz kimyacı Newlands (John Alexander Reina
Newlands) o zaman var olan elementleri artan atom kütlelerine göre sıralamış ve
herhangi bir elementin kendisinden sonra gelen sekizinci elementle benzer
özellikte olduğunu görmüştür (1864).Bu tespitine müzikteki notalardan
esinlenerek oktavlar (sekizli) kuralı adını vermiştir.Bundan kısa bir süre
sonra soygazların keşfi ile Newlands’in oktavları geçerliliğini yitirdi.
Elementlerin sınıflandırılması ile ilgili bilim çevrelerince
dikkatle izlenen iki önemli bilim
adamının çalışmaları olmuştur.Bunlar birbirinden bağımsız olarak çalışan Rus
kimyacı Dimitri Mendeleyev ve Alman kimyacı Lothar Meyer’in çalışmalarıdır.Meyer yayınladığı element tablosunun
birinci versiyonunu (1870) ilk defa 1864 yılında bastırdığı kitabında bilim
dünyası ile paylaşmıştır.Bu tabloda Meyer 28 elementi 6 ana grupta
değerliklerine göre sınıflandırmıştır.Meyer yaptığı çalışmaları ilk defa 1864
yılında daha sonra 1870 tarihinde yayınlamasına rağmen birçok bilim adamı
Meyer’i eleştirmiştir.Buna sebep olarak da yalnızca 28 elementi
sınıflandırması, keşfedilmemiş elementler ve bunların atom ağırlıklarından
bahsetmemesidir.Meyer ve Mendeleyev elementlerin
sınıflandırılmasını birbirine oldukça benzer şekillerde yapmışlardır.
Mendeleyev de Meyer gibi
elementleri artan atom ağırlıklarına göre sıralamış ve bazı elementler arasında
periyodik olarak benzer özellikler olduğunu ifade etmiştir.
Mendeleyev, elementleri artan atom kütlelerine göre yatay
olarak sıraladı.63 elementten oluşan periyodik tablosunda 12 yatay sıra ve 8
dikey sütun (grup) kullandı.Mendeleyev
bu tabloda aynı dikey sütunda bulunan elementlerin fiziksel ve kimyasal
özelliklerinin birbirine benzediğini bulmuştur. Böylece Mendeleyev kimyaya grup
kavramını kazandırmıştır.
Mendeleyev, hazırladığı
tabloda bazı yerleri boş bırakarak buralara daha sonraları keşfedilecek
elementlerin yerleştirileceğini söyledi.Mendeleyev, hazırladığı tablo ile bilim
adamlarına çok önemli bir hedef göstermiştir.Tabloda yerleri boş olan elementler
araştırılıp kısa sürede bulunmuştur.
Daha sonra periyodik cetvel ile ilgili yapılan çalışmalarda,
elementlerde periyodik özelliklerin kütle numarası sırasına göre belirli bir
düzen göstermesinin bir tesadüf olduğu ortaya çıktı.Zaten elementler atom
kütlesine göre yerleştirildiklerinde bazı elementlerin bulunduğu gruptaki
elementlerin özelliklerini taşımadığı görüldü.Örneğin argonun kütle numarası,
potasyumun kütle numarasından büyük olduğu halde argon elementi potasyum
elementinden önce gelmektedir.Halbuki kimyasal özellikleri kütle numarası ile
değil elektron dizilimi ile ilgilidir.Elektron sayısı da kütle numarası değil
atom numarası ile ilgilidir.1913 yılında Henry
Moseley elektronlarla bombardıman ettiği atomların yaydığı x ışınlarının
dalga boylarından faydalanarak elementlerin elektron sayılarını dolayısıyla da
atomun numaralarını tespit etti.Bu çalışmalarından sonra Moseley, elementlerin
kimyasal özelliklerinin atom kütleleriyle değil atom numaralarıyla ilişkili
olduğu ve periyodik tabloda elementlerin atom numaralarına göre sıralanması
gerektiğini belirtti.
Hande Akay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder