15 Mayıs 2015 Cuma

Adanalı Olmak

Herkesin memleketi kendine güzeldir derler ya, bence bu çok doğru bir söz. Bana Türkiye’nin hangi şehrinde doğmak isterdin diye sorsalardı,yine Adana derdim. Fakat düşünülenin aksine bunun nedeni doğası, ağacı, havası ya da ne bileyim Nihat Doğan felsefesiyle farklı öten koyunu kuzusu falan değil. Hatta Adana Türkiye’nin en bakımsız şehirlerinden biri, kimsenin beğenmediği Doğu şehirleri Adana’dan daha bakımlı ve temiz. Elbette isterdim daha bakımlı ve temiz olmasını, ama konumuz bu değil.

Benim Adana’yı sevme sebebim, diğer hiçbir şehirde olmayan o karakteristik yapısı. Türkiye’nin bütün şehirlerini gezmiş değilim fakat ben gittiğim hiçbir şehirde Adana’nın aurasını bulamadım. Ya da belki de objektif düşünemiyorumdur, bilmiyorum.

Doğma büyüme Adanalı bir insan olarak, Adanalı olmanın bir sanat olduğu düşüncesindeyim. Adana’da doğmama ve 15 yıllık hayatım boyunca Adana’da yaşamış olmama rağmen, her gün farklı bir şey öğreniyorum memleketim hakkında. Bu şey gibi, alanında uzmanlaşmış bir profesörün alanı hakkında yeni bir şey öğrenip hayrete düşmesi. Aynen bu oluyor bende, yani profesör olduğumu düşünmüyorum ama doğduğunuz andan beri yaşadığınız şehir hakkında baya bir bilgi sahibi olmalısınız, değil mi?

Adanalı olmak bir sanat demiştim, bu konuda ısrarcıyım ve sizinle derin bir tartışmaya da girebilirim bu konuda. Adana yemekleriyle, yerel diliyle, insanıyla ve daha aklıma gelmeyen birçok şeyiyle bütün olan bir şehir. İçli köfteyi bir Adanalının elinden yerseniz verdiği tadı başka hiçbir içli köfteden alamazsınız, aynı şekilde kebap içinde geçerli bu. Adanalı olmazsanız bilemezsiniz, patlıcana burada balcan, kepçeye çömçe, büyük fareye cardun, pencereye taka, kedi yavrusuna manık, rendeye ilistir, faytona kerusa, domatese banadura dendiğini bu şehirde bir ömür geçirmiş insanların arasında. Adanaca diye bir dil gerçekten var ve ben 15 yıldır öğreniyorum –daha doğrusu öğrenmeye çalışıyorum -bu dili. Bu kelimeler sadece aklıma gelenler yani, gerisini hayal gücünüze bırakıyorum.

Yemekler, bu dil ve daha birçok şey Adana insanını Adanalı yapan şeylerdir. Adanalı olmak demek, kebap yaparken ızgaranın içerisindeki etlerin ne zaman piştiğini tek bakışla anlamak demektir, maçta hakeme küfredip sarı kart yiyen oyuncuya niye küfür ediyorsun diye bağırdıktan sonra küfretmektir, Takımın yenilince fena halde üzülmek demektir, bici biciyi karsambaça tercih etmek demektir, Allah’ın adamı olmak demektir, Adanaca konuşulunca herkes tarafından ne-diyor-bu-tatar-ramazan bakışı yemek demektir, kebabın yanında soğan salatası göremeyince paraları yanan Bay Yengeç gibi karalar bağlamak demektir, ‘kebabı nerde yesek ya’ diye tartışan arkadaş grubunun içine ‘çekilin ben Adanalıyım’ diye bodoslama dalmak demektir, kuyumcu soygununda değil lahmacun sırasında kavga etmek demektir. Adanalı olmak demek, nüfus cüzdanında Adana yazması demek değil, “Takanın kındırığından manık dıkıldı.” cümlesine her gün duyduğu bir cümleymiş gibi tepki verebilmek demektir.

Nazlıcan ÖZKUT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder