7 Nisan 2015 Salı

ve gül


“Oyunun adı aşk, kan ve gül
Sen katilsin bense maktul
Çek hançerini
Son kez öp ve beni öldür...”
Güçsüz bedenlerin içine sıkışıp kalmış ve özgürlük için yalvaran ruhları özgürlüğüne kavuşturan kişidir cellât. O çaresiz ruhu görmemek için kurbanının gözüne bakmayandır.
Sağır ve dilsizdir cellât. Bazen gerçeklere sağırdır, yalanların güzelliğini gerçeklerin çirkinliğine tercih eder. Bazen de sorulara dilsizdir. Susmanın asaletini, konuşmanın çirkefliğine tercih eder.
Emir kuludur cellât. Emir bazen büyük yerden, vicdanındandır, bazense tıpkı diğer insanlarda olduğu gibi güçsüz bedenlerdendir.
Ama kör değildir cellât. Görür, hisseder, hatta belki de acır. Kimse görmez, kimse bilmez. Çünkü hiç kimse, bir cellâdın kendileri gibi olduğunu kabul etmek istemez.

Aslında bir cellât, en az herkes kadar insandır ve en fazla herkes kadar acımasızdır. Bu durumda, kimse onu insan olduğu için suçlayabilir mi?

Nazlıcan Özkut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder