28 Mart 2015 Cumartesi

ses

Savaşçılarımla çarpışmanın tam ortasındaydık 
sağır edici kılıç seslerinin ve savaşçıların bağırışlarının arasından geçip
kan göllerine basa basa ilerliyor cellâtlarımızı arıyorduk.
Korkmuştuk attığımız her adım tüm kılıç darbelerimiz inançlarımız
en önemlisi de ailemiz, içindi.
Hepimizin cevabını bildiği tek bir soru vardı
‘Bir savaş ne zaman savaş olmaktan çıkar?’
Artık savaşçılarımla onurlu bir ölüme mi,
Yoksa şanlı bir zafere mi yaklaştığımızı öğrenecektik.
Cellâtlarımızla savaşmaya başlamıştık…
Kendi cellâdımı yenmiştim.
Artık gücüm kalmamıştı soluklanmak için etrafıma baktığımda adamlarım ölmüştü cellâtları onları yenmeyi başarmış bana doğru geliyorlardı.
Cellâtların hepsini yenemezdim ama son bir onurlu bir hareketle kılıcımı kaldırıp karşılarında durdum.
Aklımda tek bir şey vardı ‘Ailem’ bedenimdeki yaralar beni bayılmaya zorluyordu cellâtlar üzerime yürüdükçe içimde yeşermesine izin vermediğim korku güçleniyordu.
Tam o anda tüm savaş alanını bir borazan sesi inletti.
Borazan sesinin geldiği yere dönmüştüm bu olamazdı!..

İsmail Sayılıkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder