23 Mart 2015 Pazartesi

dönüşüm


K a r a 

Fanzin
_______________________________
K a f k a

D ö n ü ş ü m
Neden Yazdım?

Bir romanı anlama ve anlamlandırma çalışması.

Adana Koleji Edebiyat Zümresi ve
9. Sınıf Öğrencileri

Neden Yazdım?
Böcekleşmek
Erdem Topçu

R
omanımda Gregor Samsa çalışıp ailesinin borçlarını ödemekte, ailesinin geçimini sağlamaktadır. Bu durumdan Gregor hariç herkes memnundur. Gregor ise bu işi  ailesinin borçlarını ödemek için yapmaktadır yani işini sevmemektedir. Ben Gregor’u böceğe çevirerek onu iş yapamaz duruma getirdim. Onu bir nevi yatalak bir insana çevirdim. Tabi bu durumda ailenin tembellik yapan bireyleri çalışmaya başladı ve Gregor’a duyulan sevgi azalmaya başladı. Gregor bu durumda bile çalışmayı düşünüyordu. Önce işini sonra sevgisini en sonunda da hayatını kaybetti. Yani insanlar tıpkı Gregor’a olduğu gibi bir insana bel bağlıyorlar ve hayatlarını tembellik yaparak geçiriyorlar. Bel bağladıkları insanın başına bir şey geldiğinde ve çalışamaz duruma geldiğinde o insan onlar için katlanılmaz bir yaratığa dönüşüyor. Ben romanımda o insanların ne denli insanlar olduklarını ortaya koymaya çalıştım.

Neden Yazdım?
Yüzyılın Gerçekleri
İsmail Sayılıkan

H
ikâyemi toplumun sosyokültürel yapısında derin incelemeler yaparak yazdım. Kitabımda da fark ettiğiniz gibi Gregor Samsa bir karınca gibi çalışkan ve gereklidir omuzlarında tüm aileyi taşımaktadır ama bir ilginçlik vardır. Sürekli olarak ailenin borçlarını ödeyen biri anca karıncaya dönüşünce ailenin ilgisini çekmeye başarıyor. O dönemde sanayileşmeden dolayı iş bulmakta zorlaşmıştır insan gücünün yerine giderek makineleşme almıştır ve bulunan işler çok önemlidir. İş gücü makinelere bağlı olduğu için iş gücüyle kazanılan parada az olmaktadır ve büyük ekonomik dengesizlikler ve sıkıntılar oluşmuştur. Gregor’un ailesi onu para makinesi olarak görmektedir. Kitabın sonunda gördüğünüz gibi tüm aile çalışıyordur ve rahatça geçinebiliriz diyorlardı. Peki madem öyleydi neden Gregor tek başına ölesiye çalıştı? Neden diğer aile üyeleri buna göz yumdu? Tabi ki de bencillik ve umursamazlık.
  
Şimdi asıl soruya gelelim ‘Neden Yazdım’ insanların ne zaman olursa olsun çalışmaktan kaçtığını her zaman sadece kendi bencil çıkarlarını düşünmeleri işler değiştiğinde paniğe kapılıp suçu masumlarda aramaları. Kendi düzenlerine karşı olan bir şeyi inkâr etmeleri ve en önemlisi de toplumsal sınıf farkını aile içinde dile getirmek için yazdım. Aile içinde bile yalnızlık vardır bencillik ve fedakarlıklar  vardır…

Neden Yazdım?
Bir Gün Herkes Dönüşecek
King Slayer


D
önüşüm’ü neden yazdım? Güzel bir soru. Aferin. Bazen ben bile unutuyorum neden yazdığımı. O dönemde yaşanan şeyleri unutuyorum. Bu kitabı yazarken hissettiğim duygular yavaş yavaş kayboluyor. Malum yaşlılık. Tabi sen gençsin beni anlamazsın. Belki bu sayede geçmişi hatırlar ve yâd ederim.
Çok iyi hatırlıyorum bir kış sabahıydı. Sobamın önünde oturup kahvemi yudumlarken birden bir fikir geldi aklıma. Neden şu an içinde bulunduğumuz durumu anlatan, insanları etkileyecek ve onları kendilerine çeki düzen vermeye yöneltecek bir kitap yazmıyordum? Hemen bir şevkle ayağa kalktım. Ama kâğıt kalem uzaktaydı. Sobadan uzaklaşmak istemiyordum ama kitap yazma dürtüsü baskın çıktı ve soğuk odaya kalem kâğıt almaya gittim ve yazmaya başladım. Yazımda insanları etkilemek istediğim için onları yaşamıyla vurguladım. Bunun en iyi yöntemi onların hayatını anlatan yani sosyal ekonomik kültürel ve siyasal yönlerden yola çıkmaktı. Aklımda bin bir düşünce, başladım yazmaya. O rahatlama hissini şimdi bile hissedebiliyorum.
Kitabı yazarken kendi hayatımdan da bir şeyler eklemek istiyordum. Küçükken ben babamla anlaşamazdım, babam beni hep baskı altında tutardı. Bu yüzden bu kitapta babaya baskıcı rolünü verdim. Ayrıca içinde biraz da otoriteye karşı durma fikri içeren birkaç cümle ekledim. Benim doğamda var engelleyemem.
Yaşadığım dönemde ekonomi Sanayi Devrimi’nin etkisiyle hızla gelişmeye başlamıştı. Fabrikalar sayesinde bir sürü iş imkanı ortaya çıkmıştı. İnsan sayısı çok fazla olduğu için maaş çok azdı. Beğenmezsen git, yerine illa ki biri çıkar anlayışı vardı. Kahrolsun patron bozuntuları. Bir de bunların çocukları var onlar iyice… Neyse kitabıma bu patron ve çalışma anlayışını da eklemek istedim. Toplumumuzun sosyal yapısı çoğu toplumdan iyi sayılırdı. Ama kötü yanları da yok değildi. Bunlardan en büyüğü kendinden farklı gözüken insanlara verilen tepkiler önyargılardır. Kendimizden farklı olsun (ten rengi, konuşması, ülkesi) hemen dışlıyorduk onu. Bu durum gerçekten çok kötü. Bu durumdan çok etkilendiğim için yazdığım kitabın kahramanı bizden farklı biri olmasını istiyordum. Günlerce düşündüm. Bir türlü karar veremiyordum. Bir gün ağzıma böcek kaçtı ve anında ilham geldi. Bir böcek insan. Değişik ama güzel. Sevmiştim.
Ayrıca toplumun sosyal yapısını anlatırken aileden bahsetmemek olmaz. Aile toplumun en temel taşıdır. Bu kitapta olay ailenin etrafında oluşuyor. Ekonomik sosyal durum derken siyasi durumu ele almadan olur mu? Olur aslında. Ama ben eklemeden duramadım. Tabi siyasi durumu anlatırken tarafsız kaldım. Yazarlar tamamen tarafsız kalmalılardır. Böylece toplumun her kesimine hitap edebilirler.
Dönemimin siyasi durumu çok karışık. Dünya Savaşı patladı patlayacak. Herkes bir stres altında kızlar depresyonda erkekler bunalımda. Tamam dedim. Şimdi bunları eğlendirecek hayatın farkına vardıracak bir şeyler yazmam lazım dedim. Ve o gençlerin günlük hayatta nasıl olmaları gerektiğini bir genç kız üzerinden anlatmaya karar verdim. Tabi bu genç kız onların şu an ki özelliklerinin birkaçını taşımalıydı.
    Böylece kitabım o zamanın tüm unsurlarını taşımış oldu. Yanı hayattan bir parça oldu. Umarım halkımızı etkileyebilmişimdir. Eskiyi hatırlattığınız için teşekkürler.

Neden Yazdım?
Alışmışlık
Tolga Ercan Işık

B
ir İnsanın toplumdaki yerinin çevre durumuna göre değişebileceği için yazdım. Sistem öyledir ki bedeni asgari çalıştırır. Fakat insanların muhtaçlığı ise onları birer Samsa’ya dönüştürür. İlk zamanlarda Samsa, Müdür Bey geldiğinde işini kaybedeceğinden korkmuştur. Fakat sonraları öyle bir hale gelmiştir ki ailesinden bile çekinir hale gelmiş ve sıradan bir insan olup ölmüştür. Sistemde de hepimiz birer samsayız aslında. Devrin politikacıları, ekonomistleri bizi bu alışılmışlığa sürükler. Onlar değiştiğinde ise bizde onların amaçlarına göre farklı hallere bürünürüz. Bunu bir satranç oyununa benzetebiliriz. 64 kare var ve biz oyuncunun isteğine, amacına göre yer değiştiren piyonlarız. Yeri geldiğinde oyuncunun en değerli taşı, yeri geldiğinde ise feda edebileceği gereksiz bir piyon. Devrin Politikacılarının bizi bir piyon gibi kullanışının ve yeri geldiği zaman bizi gözünü kırpmadan harcayabileceğinin bir hikâyesidir "Dönüşüm". Ben bu kitabı artık insanların uyanması ve alışılmışlıklarından kurtulmalarının bir başlangıcı olması için yazdım. Yeri gelir ki işimizden, sevdiklerimizden bile vazgeçecek duruma getirir sistem bizi. Sistem bizi çıkarları için kullanır. Bizi biçimden biçime sokar ve en ufak bir hatada cezayı keser. Başta da dediğim gibi sistem bizi asgari çalıştırıyor. Yoruyor, incitiyor ve bazen de öldürüyor. Peki bu sizce böyle mi devam etmeli? Ben Franz Kafka olarak en büyük tepkimi bu kitapla ortaya koydum. Umuyorum ki insanlık da bu gidişata bir şekilde "Dur" der. Yoksa hepimiz o 64 karede dönüp dolaşan birer piyon olarak kalacağız.

Neden Yazdım?
Sistemden Kaçış
Relonx

K
üçük yaşlarda çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevreye yabancılaşarak büyümem ve yaşadığım dönemdeki sistemin insanlar üzerindeki etkisi, beni bu romanı yazmaya itti. Teknolojinin ilerlemesiyle çağımızın insanlarının makinelere olan ilgisi arttı. İnsanlar, asosyalleşmeye, yalnızlığa ve çevreye yabancılaşmaya başladı. Ve bunlar insanlar arasındaki sevgi ve hoşgörüyü azaltmaya başladı.
Bu olaylara romanımda yer verdim. Romanım her ne kadar kısa olsa bile içinde çok önemli mesajlar vermeye çalıştım.
Umarım bu romanımdan insanlar kendilerine güzel anlamlar çıkarmıştır. İnsanlar teknolojinin kölesi olmamalıdır.
Toplumun farklı olana yaptığı muameleye ve yaşamdan kopmanın verdiği yalnızlık ve gelecekten herhangi bir şey ummamak da romanımda içeren bazı açıklamalardır.

Neden Yazdım?
Gregor Samsa’nın Hayatı
Pelin Sakallı

Sistem, hayatta düşünmemiz gereken tek şeyin para olduğunu düşündürür. İnsanların yaşayış tarzının sadece para üstüne olması sistemin başındakileri daha zengin yaptığından sistem bunun üstüne kurulmuştur.
Gregor Samsa‘nın hayatı sadece bir örnektir. Kendini para kazanmaya odaklamış kişi kaybettiklerinin farkında olmaz, kazandıkları ise gerçekten kayda değer şeyler değildir. Zaten kazandıkları, kaybettiklerinin yanında hiçbir şeydir. Sistem, Gregor gibi insanları birer böceğe çevirir. Bir süre sonra o kişiye bakıldığında sadece ne kadar para kazandığı görülür. Elindeki telefona bakılır veya ne kadar güzel bir arabası olduğuna.                                                                                                      
Para insan hayatında insandan önemli bir yer taşıyorsa orada bir sorun var demektir. Eğer bir kişiyi değerlendirirken ona dikkat etmek yerine ne kadar pahalı giyindiğine bakılıp, karşısındakinden daha az zenginse eziliyor veya dışlanıyorsa, sistemin işleyişinin yanlış olduğu rahatça anlaşılır. İnsan, insana değer vermezse kim değer verir? Sistemin değer vermediği açık bir şekilde görülür.
Ben bu kitabı sistemin insanı koyduğu yeri anlatmak için yazdım. Sistem, insanı insan olmaktan çıkarır. Onları insandan başka herhangi bir şeye dönüştürür. Amaç budur. Olabildiğince çok para kazanıp onları kullanmaktır.

Neden Yazdım?
Güç-Para-İnsan
Deniz

Dönüşüm kitabını sistemi, halkın durumunu ve halkın durduğu yeri garipsememesini eleştirmek için yazdım. Samsa bir gün böcek olarak uyandığında bulunduğu durumu garipsemeyip işe gitmeye çalışması gibi halkın köleleşmesini anlatmak için yazdım. Samsa bütün ailenin rahat yaşamasını sağlayıp kendisi çok çalışırken övünülen bir kişiydi ve ona çok değer veriliyordu. Ama böceğe dönüştüğünde ailesinin bile ondan iğrendiği, nefret ettiği, ölmesi gerektiği düşünülen biri olmuştu. Samsa’nın yaptığı bütün iyiliklerin önemi kalmamıştı. Bu durumu yazdığım dönemle karşılaştırdığımızda insanların durumunun çok benzer olduğunu görebiliyoruz. İnsanlar güç ve para için birbirini eziyor, kullanıyor, değer vermiyor hatta eziyet ediyor. Ben Samsa’nın hikâyesiyle bunlara dikkat çekmek için yazdım bu kitabı. İnsanlar bu kitabı okuduğunda kendilerini sorgulamasını istedim bu kitabı yazarken. ‘’Böcek miyim? O kadar çalışırken neden bir böcek kadar bile değerim olmuyor?’’ gibi soruları kendilerine sormalarını istedim. İnsanları ezen kişiler için ise belki bir gün kendini düzeltmesini umarak yazdım. Herkes kendinin farkına vardığında belki bu durumun değişmesi için çabalayabilirler diye düşündüm. Sonuçta kimse öldüğünde insanların rahatlayıp mutlu olduğu, herkesin onu fazlalık olarak gördüğü, hiç değeri olmayan biri olmak istemez değil mi? Yani umutlarım için yazdım bu kitabı. İnsanların güç ve parayı umursamamasını umarak yazdım.    

Neden Yazdım?
İnsanlık Dönüşüyor
Aysel Döne
İnsanlığın gidişatını kitap yapmak istedim. İnsanların kişilik, sevgi, hoşgörü, saygı eksikliklerinin onları insan dışı bir varlığa dönüştüreceğini, insanlara göstermek, çok çalışıp kendine vakit ayıramamanın insanlıktan uzaklaştırdığını anlatmak istedim.
İnsanlar günden güne değerlerinden uzaklaşıp insan olduklarını unutuyorlar.
Bu durum açıkçası hoşuma gitmedi. Bu tür davranışların gelecek nesillerde de olacağını düşünüyorum bu yüzden onları uyarmak istedim. Çünkü insanlık değerlerini kaybedenler gün geçtikçe çoğalıyorlar.
 Bir insan olarak bu değerleri kaybedenleri görmek beni biraz korkuttu. Çünkü insanlar çevresine yeterince zarar veriyorlar. Bir de insanlıklarını kaybederlerse verecekleri zararları tahmin dahi edemiyorum. Buna bir dur denmesi gerektiğini düşünüp kitapta bir insanın böceğe dönüştüğünü anlattım. Çünkü insanlara imgesel anlam kullanmadan anlatsaydım dikkate alacaklarını düşünmüyorum.
 Bir insanı, insan olup başına kötü şeyler gelmesi değil; bir böceğe dönüşüp başına kötü şeyler gelmesi korkutur. Kitabımda ise insanlığın insan olmayı bırakıp başka bir varlığa dönüştüğünü somutlaştırdım.
Umarım “Dönüşüm” adlı kitabım insanlara, insanlığın başka bir yaratığına dönüştüğünü fark ettirir ve önlem aldırır.

Neden Yazdım?
Sistemin Bizden Bekledikleri
Nazlıcan Özkut

Dönüşüm’ün yazarı olarak, yazdığım kitabın çok farklı şekillerde yorumlanabileceğinin farkındayım. Bildiğiniz üzere, kitabım birçok kere yasaklandı ve sert eleştirilere maruz kaldı.
Kitabımı yazdığım dönem gerek yazdığım ortamda, gerekse tüm dünyada siyasi, sosyal ve ekonomik bir karmaşa vardı ve bu karmaşa en çok orta ve alt sınıf vatandaşları etkiledi.
Dönüşüm, hâkim olan sistemin orta sınıf vatandaşlar üzerindeki yansımasını anlatır. Gregor Samsa, sistemin ona yüklediği sorumluluklar, hissetmesini istediği duygular ve kendi düşünceleri arasında sıkışıp kalmış bir vatandaştır ve biraz düşününce, aslında Gregor Samsa’dan pek bir farkımızın kalmadığını kolaylıkla anlayabiliriz. Hepimizden doğduğumuz andan itibaren aynı şey isteniyor: büyü, okula git, yeterli akademik başarı elde edince işe gir, çalış, evlen, çocuk sahibi ol, yaşlanınca emekli ol ve geride kalan hayatını ne kadar anlamsız yaşadığına hayıflanarak öl. Hepimizin kaderine ve ortalama 65 yıllık hayatımızın her saniyesine bu çarpık(?) sistemin başını çekenler karar veriyor ve bu düzen çerçevesinde, insan öylesine yozlaşıyor ki, asıl yaratılış amacı olan düşünmek ve dünyada bir iz bırakabilmek eylemlerinden uzaklaşıyor.
Bu kitabı asıl yazma nedenim, insan olarak yaratılış amacımı bildiğimi ve unutmadığımı, insanlarda sistemin onları nasıl bir ‘hamamböceğine’ dönüştürdüğü farkındalığı yaratarak ifade etmektir. İnsanlığa ve dünyaya ufacık da olsa bir şey katabildiysem, yaşam gayemi yerine getirmişim demektir.

Neden Yazdım?
Eziliş
Süher Günaydın

Çünkü yaşadığım bu zamanlarda insanlar sanki bir böcek gibi eziliyor. İnsanlığın bir değeri kalmadı. Hep böyleydi zaten ama bu zamanlarda arttı.Sanayi devrimi sona erdiğinde insan gücüne olan ihtiyaç azaldı ve hâlâ insan  gücünü kullanan insanlar bir böcek gibi ezilmeye başlandı.Kitabımda asıl bunu anlatmaya çalıştım ama bunun dışında bazı ailelerinin ne kadar  nankör olduğuna da değinmek istedim.Gregor Samsa ilk başlarda işinde gayet iyi çalışırken,eve para getirirken hoş karşılanıyordu ama sonra böceğe dönüştüğünde ilk başlarda ihtiyaçlarını karşıladılar.Ama bir süre sonra Gregor’a bakmaktan bıktılar ve yemek vermemeye başladılar,evde istememeye başladılar.Bu da ailenin nankörlüğünü gösteriyor maalesef.Tabi ki kitabımı bunun için yazmadım.Sadece insanların bu konuyu dikkate almasını istediğim için yazdım.Umarım  bütün  insanlar bir gün Gregor Samsa gibi ezilmez.

Neden Yazdım?
İnsanın Çaresizliği
TuruncuBeyaz

Ben insanın çaresizliğini ve yalnızlığını anlatmak için yazdım. Bir insanın sevmediği bir işte sırf kendisinin bile olmayan borçlar için köle gibi çalışmasını insanlara aktarmak için yazdım. Ben bu kitapta insanın değerinin sadece işe yaradığında bilindiğini, oysaki kendisi için çabalayan birinin her zaman el üstünde tutulması gerektiğini kaleme aldım. Ben bu kitapta nankörlüğü ele aldım.
İnsanların dostluğu, beraberliği nereye kadar? İyiyken herkes yanında, kötüyken bir kişi bile yanında değil. Bu mudur sevgi? Bu mudur dostluk? İşte ben kitabımı bu yüzden yazdım. Sahteliği ve nankörlüğü gün açığına çıkarmak için.
                                             
Neden Yazdım?
İnsan Hayatı
Mirfanda

Ben dâhil tüm insanlar çevrelerinden yabancılaşarak kendi etraflarında monoton bir hayata başlamışlardır. Bu monoton hayat onları öyle bir sarmıştır ki çevrelerinde ne olup bittiğine dair en ufak bir fikirleri bile yoktur.
Kitabımdaki karakter Gregor da ailesinin borcu nedeniyle zorla ve onu çok “yoran” bir işte çalışmaktadır.
Belki de bu işten kurtulmanın tek yolu bir böceğe dönüşmektir. Bu kitabımda çevrenin baskısı ile bastırılan kişisel istekleri anlatmak istedim. Gregor yaptığı işten dolayı kişisel isteklerini görmezden geliyor ve onları tanıyamıyor mesela müziğe karşı ilgisini böceğe dönüştükten sonra fark ediyor. Sistemin otoritesinden yabancılaşmasından da böyle kurtulmuştur.
Aynı zamanda romanda Gregor’un iletişimsizliğini de ön plana çıkarmak istedim.
Sonuç olarak bu kitapta insanlığın dönüşümünü betimlemek istedim.

Neden Yazdım?
İnsandan Böceğe
BY

Yazmak benim hayatımın bir parçası. Ben yazmayı derin bir uykuya benzetirim hep. ‘’Dönüşüm’’ de benim I. Dünya savaşı yıllarında yazdığım en anlamlı ve en özel kitaplarımdan biri. Kitabımda bir insanın böceğe dönüşünü konu ettim. İlk önce bu insandan bahsedeyim. Gregor Samsa. Ailesine tapan bir adam...
Bir pazarlamacı ve yorucu bir işi var. Kendinden çok ailesi için çalışıyor. Yine bir iş sabahı uyandığında kendini böceğe dönüşmüş olarak buluyor.
Herkes ondan tiksiniyor ve korkuyor. Annesi ve babası bile... Başlarda bir sorun olmasa da ailesinin ona karşı bu duyguları öfkeye dönüşüyor. Babası tarafından yaralanıyor. Bir süre sonra da ölüyor.
Bu kitabım insanın yalnızlığını anlatıyor. İnsanın zor bir duruma düştüğünde aslında elinden kimsenin tutmayacağını ve verilen değerin bazen karşılığının alınmadığından bahsediyor.
Ailesi için çok çalışan bir adam için ailesinin verdiği tepki çok acı. İnsan çevresi ne kadar geniş de olsa bana göre hep yalnız bir varlıktır.
Teknolojinin gelişmesiyle belki de bundan 100 yıl sonra insan daha yalnız ve çaresiz bir varlık olacaktır.

Neden Yazdım?
Sistemin Yabancılaştırması
Özge Aynalı

İçinde yaşadığım dünyayı ve sistemi eleştirmek adına Dönüşüm’ü yazdım.

Başkahraman Gregor Samsa, sistemin baskı araçlarından biri olan iş hayatı yüzünden geleceğe yönelik isteklerinden vazgeçmiştir. Başkaları için yaşamaktadır ve yaşamdan kopmanın verdiği yalnızlık vardır. İçinde yaşamadığı hayat kendisine hükmetmektedir. Aslında Gregor Samsa’nın bu değişimi uzun zaman önce başlamıştır ancak kitabın başında tamamen böceğe dönüşmesiyle somutlaşır.

Rutin ve herkesin benzer olduğu bir dünyada Gregor Samsa dönüşümünü tamamlamış, alışılmışın dışına çıkmıştır. Herkesten farklıdır artık. İlk başta ailesi eski haline döneceğini umarak ona iyi davranır. Fakat zaman geçtikçe dayanamazlar ve rahatsızlık duymaya başlarlar. Çalışamadığı ve işe yaramadığı için istenmeyen bir karakterdir. Gregor’un içindeki insanlığı kimse görmez. En başta ailesi için istemediği bir hayatı yaşarken artık ailesinin gözünde iğrenç bir yaratık olmuştur. Gregor konuştuğunda kimsenin onu anlamaması ve sesinin bir vızıltı olarak çıkması insanların artık çevresiyle iletişim kuramadığını anlatmaktadır.

Çağımız insanı da zamanla yarışan, yaptığı rutin işten memnun olmayan makinelere dönüşmüştür. Yaptıkları işlerden dolayı isteklerine yabancılaşmışlardır. Modern hayat insanı duygusuzlaştırmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder