K a r a
Fanzin
_______________________________
K a f k a
D ö n ü ş ü m
Neden Yazdım?
Bir romanı anlama ve anlamlandırma çalışması.
Adana Koleji Edebiyat Zümresi ve
9. Sınıf Öğrencileri
Neden
Yazdım?
Böcekleşmek
Erdem
Topçu
omanımda
Gregor Samsa çalışıp ailesinin borçlarını ödemekte, ailesinin geçimini
sağlamaktadır. Bu durumdan Gregor hariç herkes memnundur. Gregor ise bu işi
ailesinin borçlarını ödemek için yapmaktadır yani işini sevmemektedir.
Ben Gregor’u böceğe çevirerek onu iş yapamaz duruma getirdim. Onu bir nevi
yatalak bir insana çevirdim. Tabi bu durumda ailenin tembellik yapan bireyleri
çalışmaya başladı ve Gregor’a duyulan sevgi azalmaya başladı. Gregor bu durumda
bile çalışmayı düşünüyordu. Önce işini sonra sevgisini en sonunda da hayatını
kaybetti. Yani insanlar tıpkı Gregor’a olduğu gibi bir insana bel bağlıyorlar
ve hayatlarını tembellik yaparak geçiriyorlar. Bel bağladıkları insanın başına
bir şey geldiğinde ve çalışamaz duruma geldiğinde o insan onlar için
katlanılmaz bir yaratığa dönüşüyor. Ben romanımda o insanların ne denli
insanlar olduklarını ortaya koymaya çalıştım.
Neden Yazdım?
Yüzyılın Gerçekleri
İsmail
Sayılıkan
ikâyemi toplumun sosyokültürel yapısında derin incelemeler yaparak
yazdım. Kitabımda da fark ettiğiniz gibi Gregor Samsa bir karınca gibi çalışkan
ve gereklidir omuzlarında tüm aileyi taşımaktadır ama bir ilginçlik
vardır. Sürekli olarak ailenin borçlarını ödeyen biri anca karıncaya dönüşünce
ailenin ilgisini çekmeye başarıyor. O dönemde sanayileşmeden dolayı iş bulmakta
zorlaşmıştır insan gücünün yerine giderek makineleşme almıştır ve bulunan işler
çok önemlidir. İş gücü makinelere bağlı olduğu için iş gücüyle kazanılan parada
az olmaktadır ve büyük ekonomik dengesizlikler ve sıkıntılar oluşmuştur.
Gregor’un ailesi onu para makinesi olarak görmektedir. Kitabın sonunda
gördüğünüz gibi tüm aile çalışıyordur ve rahatça geçinebiliriz diyorlardı. Peki
madem öyleydi neden Gregor tek başına ölesiye çalıştı? Neden diğer aile üyeleri
buna göz yumdu? Tabi ki de bencillik ve umursamazlık.
Şimdi asıl soruya gelelim ‘Neden Yazdım’ insanların ne zaman
olursa olsun çalışmaktan kaçtığını her zaman sadece kendi bencil çıkarlarını
düşünmeleri işler değiştiğinde paniğe kapılıp suçu masumlarda aramaları. Kendi
düzenlerine karşı olan bir şeyi inkâr etmeleri ve en önemlisi de toplumsal
sınıf farkını aile içinde dile getirmek için yazdım. Aile içinde bile yalnızlık
vardır bencillik ve fedakarlıklar vardır…
Neden
Yazdım?
Bir Gün Herkes Dönüşecek
King
Slayer
önüşüm’ü
neden yazdım? Güzel bir soru. Aferin. Bazen ben bile unutuyorum neden
yazdığımı. O dönemde yaşanan şeyleri unutuyorum. Bu kitabı yazarken hissettiğim
duygular yavaş yavaş kayboluyor. Malum yaşlılık. Tabi sen gençsin beni
anlamazsın. Belki bu sayede geçmişi hatırlar ve yâd ederim.
Çok
iyi hatırlıyorum bir kış sabahıydı. Sobamın önünde oturup kahvemi yudumlarken
birden bir fikir geldi aklıma. Neden şu an içinde bulunduğumuz durumu anlatan,
insanları etkileyecek ve onları kendilerine çeki düzen vermeye yöneltecek bir
kitap yazmıyordum? Hemen bir şevkle ayağa kalktım. Ama kâğıt kalem uzaktaydı.
Sobadan uzaklaşmak istemiyordum ama kitap yazma dürtüsü baskın çıktı ve soğuk
odaya kalem kâğıt almaya gittim ve yazmaya başladım. Yazımda insanları
etkilemek istediğim için onları yaşamıyla vurguladım. Bunun en iyi yöntemi
onların hayatını anlatan yani sosyal ekonomik kültürel ve siyasal yönlerden
yola çıkmaktı. Aklımda bin bir düşünce, başladım yazmaya. O rahatlama hissini
şimdi bile hissedebiliyorum.
Kitabı
yazarken kendi hayatımdan da bir şeyler eklemek istiyordum. Küçükken ben
babamla anlaşamazdım, babam beni hep baskı altında tutardı. Bu yüzden bu
kitapta babaya baskıcı rolünü verdim. Ayrıca içinde biraz da otoriteye karşı
durma fikri içeren birkaç cümle ekledim. Benim doğamda var engelleyemem.
Yaşadığım
dönemde ekonomi Sanayi Devrimi’nin etkisiyle hızla gelişmeye başlamıştı.
Fabrikalar sayesinde bir sürü iş imkanı ortaya çıkmıştı. İnsan sayısı çok fazla
olduğu için maaş çok azdı. Beğenmezsen git, yerine illa ki biri çıkar anlayışı
vardı. Kahrolsun patron bozuntuları. Bir de bunların çocukları var onlar iyice…
Neyse kitabıma bu patron ve çalışma anlayışını da eklemek istedim. Toplumumuzun
sosyal yapısı çoğu toplumdan iyi sayılırdı. Ama kötü yanları da yok değildi.
Bunlardan en büyüğü kendinden farklı gözüken insanlara verilen tepkiler
önyargılardır. Kendimizden farklı olsun (ten rengi, konuşması, ülkesi) hemen
dışlıyorduk onu. Bu durum gerçekten çok kötü. Bu durumdan çok etkilendiğim için
yazdığım kitabın kahramanı bizden farklı biri olmasını istiyordum. Günlerce
düşündüm. Bir türlü karar veremiyordum. Bir gün ağzıma böcek kaçtı ve anında
ilham geldi. Bir böcek insan. Değişik ama güzel. Sevmiştim.
Ayrıca
toplumun sosyal yapısını anlatırken aileden bahsetmemek olmaz. Aile toplumun en
temel taşıdır. Bu kitapta olay ailenin etrafında oluşuyor. Ekonomik sosyal
durum derken siyasi durumu ele almadan olur mu? Olur aslında. Ama ben eklemeden
duramadım. Tabi siyasi durumu anlatırken tarafsız kaldım. Yazarlar tamamen tarafsız
kalmalılardır. Böylece toplumun her kesimine hitap edebilirler.
Dönemimin
siyasi durumu çok karışık. Dünya Savaşı patladı patlayacak. Herkes bir stres
altında kızlar depresyonda erkekler bunalımda. Tamam dedim. Şimdi bunları
eğlendirecek hayatın farkına vardıracak bir şeyler yazmam lazım dedim. Ve o
gençlerin günlük hayatta nasıl olmaları gerektiğini bir genç kız üzerinden
anlatmaya karar verdim. Tabi bu genç kız onların şu an ki özelliklerinin
birkaçını taşımalıydı.
Böylece kitabım o zamanın tüm unsurlarını
taşımış oldu. Yanı hayattan bir parça oldu. Umarım halkımızı
etkileyebilmişimdir. Eskiyi hatırlattığınız için teşekkürler.
Neden
Yazdım?
Alışmışlık
Tolga
Ercan Işık
ir
İnsanın toplumdaki yerinin çevre durumuna göre değişebileceği için yazdım.
Sistem öyledir ki bedeni asgari çalıştırır. Fakat insanların muhtaçlığı ise
onları birer Samsa’ya dönüştürür. İlk zamanlarda Samsa, Müdür Bey geldiğinde
işini kaybedeceğinden korkmuştur. Fakat sonraları öyle bir hale gelmiştir ki
ailesinden bile çekinir hale gelmiş ve sıradan bir insan olup ölmüştür.
Sistemde de hepimiz birer samsayız aslında. Devrin politikacıları,
ekonomistleri bizi bu alışılmışlığa sürükler. Onlar değiştiğinde ise bizde
onların amaçlarına göre farklı hallere bürünürüz. Bunu bir satranç oyununa
benzetebiliriz. 64 kare var ve biz oyuncunun isteğine, amacına göre yer
değiştiren piyonlarız. Yeri geldiğinde oyuncunun en değerli taşı, yeri
geldiğinde ise feda edebileceği gereksiz bir piyon. Devrin Politikacılarının
bizi bir piyon gibi kullanışının ve yeri geldiği zaman bizi gözünü kırpmadan
harcayabileceğinin bir hikâyesidir "Dönüşüm". Ben bu kitabı artık
insanların uyanması ve alışılmışlıklarından kurtulmalarının bir başlangıcı
olması için yazdım. Yeri gelir ki işimizden, sevdiklerimizden bile vazgeçecek
duruma getirir sistem bizi. Sistem bizi çıkarları için kullanır. Bizi biçimden
biçime sokar ve en ufak bir hatada cezayı keser. Başta da dediğim gibi sistem
bizi asgari çalıştırıyor. Yoruyor, incitiyor ve bazen de öldürüyor. Peki bu
sizce böyle mi devam etmeli? Ben Franz Kafka olarak en büyük tepkimi bu kitapla
ortaya koydum. Umuyorum ki insanlık da bu gidişata bir şekilde "Dur"
der. Yoksa hepimiz o 64 karede dönüp dolaşan birer piyon olarak kalacağız.
Neden
Yazdım?
Sistemden Kaçış
Relonx
üçük
yaşlarda çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevreye yabancılaşarak
büyümem ve yaşadığım dönemdeki sistemin insanlar üzerindeki etkisi, beni bu
romanı yazmaya itti. Teknolojinin ilerlemesiyle çağımızın insanlarının
makinelere olan ilgisi arttı. İnsanlar, asosyalleşmeye, yalnızlığa ve çevreye
yabancılaşmaya başladı. Ve bunlar insanlar arasındaki sevgi ve hoşgörüyü
azaltmaya başladı.
Bu
olaylara romanımda yer verdim. Romanım her ne kadar kısa olsa bile içinde çok
önemli mesajlar vermeye çalıştım.
Umarım
bu romanımdan insanlar kendilerine güzel anlamlar çıkarmıştır. İnsanlar
teknolojinin kölesi olmamalıdır.
Toplumun
farklı olana yaptığı muameleye ve yaşamdan kopmanın verdiği yalnızlık ve
gelecekten herhangi bir şey ummamak da romanımda içeren bazı açıklamalardır.
Neden
Yazdım?
Gregor Samsa’nın Hayatı
Pelin
Sakallı
Sistem,
hayatta düşünmemiz gereken tek şeyin para olduğunu düşündürür. İnsanların
yaşayış tarzının sadece para üstüne olması sistemin başındakileri daha zengin
yaptığından sistem bunun üstüne kurulmuştur.
Gregor
Samsa‘nın hayatı sadece bir örnektir. Kendini para kazanmaya odaklamış kişi
kaybettiklerinin farkında olmaz, kazandıkları ise gerçekten kayda değer şeyler
değildir. Zaten kazandıkları, kaybettiklerinin yanında hiçbir şeydir. Sistem,
Gregor gibi insanları birer böceğe çevirir. Bir süre sonra o kişiye
bakıldığında sadece ne kadar para kazandığı görülür. Elindeki telefona bakılır
veya ne kadar güzel bir arabası olduğuna.
Para
insan hayatında insandan önemli bir yer taşıyorsa orada bir sorun var demektir.
Eğer bir kişiyi değerlendirirken ona dikkat etmek yerine ne kadar pahalı
giyindiğine bakılıp, karşısındakinden daha az zenginse eziliyor veya
dışlanıyorsa, sistemin işleyişinin yanlış olduğu rahatça anlaşılır. İnsan,
insana değer vermezse kim değer verir? Sistemin değer vermediği açık bir
şekilde görülür.
Ben
bu kitabı sistemin insanı koyduğu yeri anlatmak için yazdım. Sistem, insanı
insan olmaktan çıkarır. Onları insandan başka herhangi bir şeye dönüştürür.
Amaç budur. Olabildiğince çok para kazanıp onları kullanmaktır.
Neden
Yazdım?
Güç-Para-İnsan
Deniz
Dönüşüm
kitabını sistemi, halkın durumunu ve halkın durduğu yeri garipsememesini
eleştirmek için yazdım. Samsa bir gün böcek olarak uyandığında bulunduğu durumu
garipsemeyip işe gitmeye çalışması gibi halkın köleleşmesini anlatmak için
yazdım. Samsa bütün ailenin rahat yaşamasını sağlayıp kendisi çok çalışırken
övünülen bir kişiydi ve ona çok değer veriliyordu. Ama böceğe dönüştüğünde
ailesinin bile ondan iğrendiği, nefret ettiği, ölmesi gerektiği düşünülen biri
olmuştu. Samsa’nın yaptığı bütün iyiliklerin önemi kalmamıştı. Bu durumu
yazdığım dönemle karşılaştırdığımızda insanların durumunun çok benzer olduğunu
görebiliyoruz. İnsanlar güç ve para için birbirini eziyor, kullanıyor, değer
vermiyor hatta eziyet ediyor. Ben Samsa’nın hikâyesiyle bunlara dikkat çekmek
için yazdım bu kitabı. İnsanlar bu kitabı okuduğunda kendilerini sorgulamasını
istedim bu kitabı yazarken. ‘’Böcek miyim? O kadar çalışırken neden bir böcek
kadar bile değerim olmuyor?’’ gibi soruları kendilerine sormalarını istedim.
İnsanları ezen kişiler için ise belki bir gün kendini düzeltmesini umarak
yazdım. Herkes kendinin farkına vardığında belki bu durumun değişmesi için
çabalayabilirler diye düşündüm. Sonuçta kimse öldüğünde insanların rahatlayıp
mutlu olduğu, herkesin onu fazlalık olarak gördüğü, hiç değeri olmayan biri
olmak istemez değil mi? Yani umutlarım için yazdım bu kitabı. İnsanların güç ve
parayı umursamamasını umarak yazdım.
Neden
Yazdım?
İnsanlık Dönüşüyor
Aysel
Döne
İnsanlığın
gidişatını kitap yapmak istedim. İnsanların kişilik, sevgi, hoşgörü, saygı
eksikliklerinin onları insan dışı bir varlığa dönüştüreceğini, insanlara
göstermek, çok çalışıp kendine vakit ayıramamanın insanlıktan uzaklaştırdığını
anlatmak istedim.
İnsanlar
günden güne değerlerinden uzaklaşıp insan olduklarını unutuyorlar.
Bu
durum açıkçası hoşuma gitmedi. Bu tür davranışların gelecek nesillerde de
olacağını düşünüyorum bu yüzden onları uyarmak istedim. Çünkü insanlık
değerlerini kaybedenler gün geçtikçe çoğalıyorlar.
Bir insan olarak bu değerleri kaybedenleri
görmek beni biraz korkuttu. Çünkü insanlar çevresine yeterince zarar
veriyorlar. Bir de insanlıklarını kaybederlerse verecekleri zararları tahmin
dahi edemiyorum. Buna bir dur denmesi gerektiğini düşünüp kitapta bir insanın
böceğe dönüştüğünü anlattım. Çünkü insanlara imgesel anlam kullanmadan
anlatsaydım dikkate alacaklarını düşünmüyorum.
Bir insanı, insan olup başına kötü şeyler
gelmesi değil; bir böceğe dönüşüp başına kötü şeyler gelmesi korkutur.
Kitabımda ise insanlığın insan olmayı bırakıp başka bir varlığa dönüştüğünü
somutlaştırdım.
Umarım
“Dönüşüm” adlı kitabım insanlara, insanlığın başka bir yaratığına dönüştüğünü
fark ettirir ve önlem aldırır.
Neden
Yazdım?
Sistemin Bizden
Bekledikleri
Nazlıcan
Özkut
Dönüşüm’ün yazarı olarak,
yazdığım kitabın çok farklı şekillerde yorumlanabileceğinin farkındayım.
Bildiğiniz üzere, kitabım birçok kere yasaklandı ve sert eleştirilere maruz
kaldı.
Kitabımı yazdığım dönem gerek
yazdığım ortamda, gerekse tüm dünyada siyasi, sosyal ve ekonomik bir karmaşa
vardı ve bu karmaşa en çok orta ve alt sınıf vatandaşları etkiledi.
Dönüşüm, hâkim olan sistemin orta
sınıf vatandaşlar üzerindeki yansımasını anlatır. Gregor Samsa, sistemin ona
yüklediği sorumluluklar, hissetmesini istediği duygular ve kendi düşünceleri
arasında sıkışıp kalmış bir vatandaştır ve biraz düşününce, aslında Gregor
Samsa’dan pek bir farkımızın kalmadığını kolaylıkla anlayabiliriz. Hepimizden
doğduğumuz andan itibaren aynı şey isteniyor: büyü, okula git, yeterli akademik
başarı elde edince işe gir, çalış, evlen, çocuk sahibi ol, yaşlanınca emekli ol
ve geride kalan hayatını ne kadar anlamsız yaşadığına hayıflanarak öl.
Hepimizin kaderine ve ortalama 65 yıllık hayatımızın her saniyesine bu
çarpık(?) sistemin başını çekenler karar veriyor ve bu düzen çerçevesinde,
insan öylesine yozlaşıyor ki, asıl yaratılış amacı olan düşünmek ve dünyada bir
iz bırakabilmek eylemlerinden uzaklaşıyor.
Bu kitabı asıl yazma nedenim,
insan olarak yaratılış amacımı bildiğimi ve unutmadığımı, insanlarda sistemin
onları nasıl bir ‘hamamböceğine’ dönüştürdüğü farkındalığı yaratarak ifade
etmektir. İnsanlığa ve dünyaya ufacık da olsa bir şey katabildiysem, yaşam
gayemi yerine getirmişim demektir.
Neden
Yazdım?
Eziliş
Süher
Günaydın
Çünkü yaşadığım bu zamanlarda
insanlar sanki bir böcek gibi eziliyor. İnsanlığın bir değeri kalmadı. Hep
böyleydi zaten ama bu zamanlarda arttı.Sanayi devrimi sona erdiğinde insan
gücüne olan ihtiyaç azaldı ve hâlâ
insan gücünü kullanan insanlar bir böcek
gibi ezilmeye başlandı.Kitabımda asıl bunu anlatmaya çalıştım ama bunun dışında
bazı ailelerinin ne kadar nankör
olduğuna da değinmek istedim.Gregor Samsa ilk başlarda işinde gayet iyi
çalışırken,eve para getirirken hoş karşılanıyordu ama sonra böceğe dönüştüğünde
ilk başlarda ihtiyaçlarını karşıladılar.Ama bir süre sonra Gregor’a bakmaktan
bıktılar ve yemek vermemeye başladılar,evde istememeye başladılar.Bu da ailenin nankörlüğünü gösteriyor maalesef.Tabi ki kitabımı
bunun için yazmadım.Sadece insanların bu konuyu dikkate almasını istediğim için
yazdım.Umarım bütün insanlar bir gün Gregor Samsa gibi ezilmez.
Neden
Yazdım?
İnsanın Çaresizliği
TuruncuBeyaz
Ben
insanın çaresizliğini ve yalnızlığını anlatmak için yazdım. Bir insanın
sevmediği bir işte sırf kendisinin bile olmayan borçlar için köle gibi
çalışmasını insanlara aktarmak için yazdım. Ben bu kitapta insanın değerinin
sadece işe yaradığında bilindiğini, oysaki kendisi için çabalayan birinin her
zaman el üstünde tutulması gerektiğini kaleme aldım. Ben bu kitapta nankörlüğü
ele aldım.
İnsanların dostluğu, beraberliği
nereye kadar? İyiyken herkes yanında, kötüyken bir kişi bile yanında değil. Bu
mudur sevgi? Bu mudur dostluk? İşte ben kitabımı bu yüzden yazdım. Sahteliği ve
nankörlüğü gün açığına çıkarmak için.
Neden Yazdım?
İnsan Hayatı
Mirfanda
Ben
dâhil tüm insanlar çevrelerinden yabancılaşarak kendi etraflarında monoton bir
hayata başlamışlardır. Bu monoton hayat onları öyle bir sarmıştır ki
çevrelerinde ne olup bittiğine dair en ufak bir fikirleri bile yoktur.
Kitabımdaki
karakter Gregor da ailesinin borcu nedeniyle zorla ve onu çok “yoran” bir işte
çalışmaktadır.
Belki de bu işten
kurtulmanın tek yolu bir böceğe dönüşmektir. Bu kitabımda çevrenin baskısı ile
bastırılan kişisel istekleri anlatmak istedim. Gregor yaptığı işten dolayı
kişisel isteklerini görmezden geliyor ve onları tanıyamıyor mesela müziğe karşı
ilgisini böceğe dönüştükten sonra fark ediyor. Sistemin otoritesinden
yabancılaşmasından da böyle kurtulmuştur.
Aynı
zamanda romanda Gregor’un iletişimsizliğini de ön plana çıkarmak istedim.
Sonuç olarak bu kitapta insanlığın dönüşümünü betimlemek
istedim.
Neden
Yazdım?
İnsandan
Böceğe
BY
Yazmak
benim hayatımın bir parçası. Ben yazmayı derin bir uykuya benzetirim hep.
‘’Dönüşüm’’ de benim I. Dünya savaşı yıllarında yazdığım en anlamlı ve en özel
kitaplarımdan biri. Kitabımda bir insanın böceğe dönüşünü konu ettim. İlk önce
bu insandan bahsedeyim. Gregor Samsa. Ailesine tapan bir adam...
Bir
pazarlamacı ve yorucu bir işi var. Kendinden çok ailesi için çalışıyor. Yine
bir iş sabahı uyandığında kendini böceğe dönüşmüş olarak buluyor.
Herkes
ondan tiksiniyor ve korkuyor. Annesi ve babası bile... Başlarda bir sorun
olmasa da ailesinin ona karşı bu duyguları öfkeye dönüşüyor. Babası tarafından
yaralanıyor. Bir süre sonra da ölüyor.
Bu
kitabım insanın yalnızlığını anlatıyor. İnsanın zor bir duruma düştüğünde
aslında elinden kimsenin tutmayacağını ve verilen değerin bazen karşılığının
alınmadığından bahsediyor.
Ailesi
için çok çalışan bir adam için ailesinin verdiği tepki çok acı. İnsan çevresi
ne kadar geniş de olsa bana göre hep yalnız bir varlıktır.
Teknolojinin
gelişmesiyle belki de bundan 100 yıl sonra insan daha yalnız ve çaresiz bir
varlık olacaktır.
Neden
Yazdım?
Sistemin
Yabancılaştırması
Özge
Aynalı
İçinde yaşadığım dünyayı ve sistemi eleştirmek adına Dönüşüm’ü yazdım.
Başkahraman Gregor Samsa, sistemin baskı araçlarından biri olan iş hayatı yüzünden geleceğe yönelik isteklerinden vazgeçmiştir. Başkaları için yaşamaktadır ve yaşamdan kopmanın verdiği yalnızlık vardır. İçinde yaşamadığı hayat kendisine hükmetmektedir. Aslında Gregor Samsa’nın bu değişimi uzun zaman önce başlamıştır ancak kitabın başında tamamen böceğe dönüşmesiyle somutlaşır.
Rutin ve herkesin benzer olduğu bir dünyada Gregor Samsa dönüşümünü tamamlamış, alışılmışın dışına çıkmıştır. Herkesten farklıdır artık. İlk başta ailesi eski haline döneceğini umarak ona iyi davranır. Fakat zaman geçtikçe dayanamazlar ve rahatsızlık duymaya başlarlar. Çalışamadığı ve işe yaramadığı için istenmeyen bir karakterdir. Gregor’un içindeki insanlığı kimse görmez. En başta ailesi için istemediği bir hayatı yaşarken artık ailesinin gözünde iğrenç bir yaratık olmuştur. Gregor konuştuğunda kimsenin onu anlamaması ve sesinin bir vızıltı olarak çıkması insanların artık çevresiyle iletişim kuramadığını anlatmaktadır.
Çağımız insanı da zamanla yarışan, yaptığı rutin işten memnun olmayan makinelere dönüşmüştür. Yaptıkları işlerden dolayı isteklerine yabancılaşmışlardır. Modern hayat insanı duygusuzlaştırmıştır.