2 Kasım 2015 Pazartesi

zweig ve satranç


Stefan Zweig tarafından 1942 yılında eşiyle birlikte intihar ederek Dünya’dan ayrılmadan önce tamamladığı satranç adlı kitabı; ikinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Avrupa’yı işgal etmesi sonucu oluşan kaos ortamının, kişiler üzerinde yarattığı psikolojik nedenler sonucunda oluşmuş bir hikayedir.

Özellikle yazarın Avusturya’nın Almanlar tarafından işgal edilmesi sonucu ülkesini terk ederek; Brezilya’ya yerleşmesi ve Almanların Avrupa üzerinde işgal ettikleri ülkelerde yapmış oldukları katliamlar ve işkenceler yazarın böyle bir hikayeyi yazmasında rol oynamıştır.

Bu hikayede, Czentovic küçük yaşta yetim kalmış ve kasabadaki kilisenin papazı tarafından yetiştirilmiştir. Okuma yazma dahil hiçbir eğitime cevap verememiştir. Ancak dikkatli bir izleyici olması nedeniyle bir satranç şampiyonu olmuştur. Burada yazar Czentovic karakterini Naziler olarak karakterize etmiştir. Dr.B ise Alman işgalinden önce Avusturya’da saygın bir kişiliği olan avukat kimliği ile kraliyetin mali işlerini yönetmektedir. Ancak İşgal sonrası Gestapo tarafından tutuklanmış ve yıllarca psikolojik işkence ile kraliyet hesaplarına ulaşmak için Gestapo tarafından sorgulanmıştır. Bu sırada tesadüfen eline geçen satranç kitabı ile satranç oynamayı öğrenmiş ve kendi içinde iki ayrı kişilik oluşturarak satranç oynamayı geliştirmiştir. Yazar Dr.B’yi Nazilere direnen kişi olarak hayata geçirmiştir.

Özellikle hikayenin Amerika’dan Brezilya’ya giden bir yolcu gemisinde geçmiş olması, yazarın Almanların Avrupa’da yapmış oldukları eziyetten kaçan insanları ifade etmesidir. Yazar özellikle satranç oyunu üzerine kurduğu haikayede satranç oyunu ile savaşı anlatmaktadır. Bir Dünya şampiyonu olan Micro Czentovic ile Almaların Avusturya’yı işgal etmesi sonucu yıllarını otel adı altındaki bir hapishanede geçiren ve psikolojik baskı gören Dr.B arasında geçen satranç oyunu savaşın hiçbir galibi olamayacağını anlatmaktadır. Yazar, kendini bu hikayede olayları anlatan ve satranç bilgisi orta sevide olan kişi yerine koymuştur. Hikaye genel konusu ve anlatımı itibariyle sürükleyici ve akıcıdır. Ancak Dr.B’nin Avusturya’da Almanlardan görmüş olduğu psikolojik işkencelerin anlatıldığı bölüm aşırı uzatıldığından hikayedeki akıcılık bu bölümde sıkıcı bir hale dönüşmüş ancak daha sonra ki olayların anlatıldığı bölümde tekrar akıcılık kazanmıştır.
Hande Akay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder